28 Ağustos 2009 Cuma

BİRAZ NOSTALJİ YAPALIM, ESKİ BİR ADET GELİN KOÇU SİZDEDE VARMI???

Bilgisayarda resimlere bakarken bu resimlere rastladım ve paylaşmadan edemedim...


Eğer nişanlılık süresi içerisinde kurban bayramıda varsa ozaman kurbanı hakettiniz demektir :)  Damadın yakınları tarafından adeta gelin gibi süslenip boynunada herkesin kendi bütçesine uygun olarak altın, bilezik tarzı takı takılarak gelinin evine gönderilir. Nişanlım burada öğrenci olduğu için  benin koçum damadın yakınları tarafından değil bizzat damat tarafından süsletildi.:) Nişanlımın böyle bir adetten haberi yoktu bende olayı fırsat bilip kendisiyle biraz dalga geçmiştim, nişanlılığın ilk kurbanında koç, ikincisinde inek, üçüncüsünde ise deve kesilmesi gerekiyor demiştim tabi onun yanıtıda çok geçmeden yok deve!! oldu:)


Zavallı hayvan 3 gün boyunca sitenin odunluğunda bu şekilde kesilmeyi beklemişti. Eğer sizinde eskimeye yüz tutmuş bu tarz adetleriniz varsa gün yüzüne çıkarın tekrar yaşatın hemde paylaşın bizlerde öğrenelim. Bence anlamlı günleri daha unutulmaz ve değerli hale getiriyor...

7 Ağustos 2009 Cuma

BEN YAPTIM

Salonum kırmızı siyah ve beyaz renklerden oluşuyor bende odayla biraz daha bütünlük sağlaması için avizemin bazı taşlarını kırmızı ve siyah renklerde boyadım. Boya malzen nediye soran olursa gülmeyin sakın! OJE

Bunlarda ikea'dan aldığım mumluk ve peçeteliklerim kenarlarına zincir halinde satılan taşlardan alıp silikonla yapıştırdım.Mobilyamdada bu taşlardan kullamıldığı için odayla bütünlük sağladılar.




Üstekilerden artan malzemeylede wc'deki aynamada renk getirdim.


Bu ise kırılan aynamı saklamak için yaptığım girişim sonuç olarak işimi gördü ve kırık olduğunu benden ve sizden başka kimse bilmiyor:)) 


22 Haziran 2009 Pazartesi

EVLİLİK ÜZERİNE HOŞ BİR YAZI

Pırıl pırıl ütülü giysili, misler gibi parfüm kokulu,saçları taralı,dişleri fırçalanmış adam yada kadını sevmek kolaydır
Aslında aşk, aynı insanı, sabahın köründe uykudan uyandırdığındaki
en sinirli hali ile de kabul edebilmek, aynı tuvaleti bir dakika arayla kullanabilmek, diz yapmış pijamalarıyla kanepede yastıklara sarılıp
sızmışken bile şefkatle okşayabilmektir

Buna katlanamayanlar zaten aşık değillerdir

Bu durumda evlilik;
hoşlandığın insana karşı olan duygularını öldürüyor denilebilir…
Zira aşıksan, aynı havayı solumak bile zevk verir,
hep beraber olmak istersin, banyodan gelen su sesi bile
onun evde olduğunun işaretidir ve huzur verir

Ütülediğin gömleğin ona ne kadar çok yakışacağını düşünürsün…

Pişirdiğin yemeği ne çok seveceğini hayal edersin

On tane ayakkabısı varken, onbirinciye sahip olmakla mutlu olacak diye,istediğin gömleği satın almaktan vazgeçersin

Zamanla olmaktan çok birşeyler vermekten mutluluk duyduğunu keşfedersin

Eğer kadın evlilikte ikinize yemek pişirecek,
dolabı düzenleyip ütüyü yapacak bir anne olarak görülüyorsa,
o kadının saçlarının hiç yağlanmadığını ve adamın geceleri terlemediği düşünülüyorsa, asla kavga edilmeyecek ve lavabo tamir edilirken dahi gülüşüp öpüşülecek zannediliyorsa zaten beklenti bir evlilik değil,
bir Amerikan filminde karakterlerden biri olmaktır,,

Bu hayallerle yola çıkıldığında,

damat ilk gece gelinin saçlarından onlarca firkete sökmeye çalıştığında, gelin ise damat firketelerini çıkaramayıp kuaföre söylendiğinde zaten evlilik sandıkları şey çatırdamaya başlayacaktır

Evlilik, sadece aşk değildir

Evlilik; ev arkadaşlığı, sırdaşlık, ortak hesaba sahip mudilik,
ayrı kökenlerin birlişmesi, başı hatırlanmayan bir akrabalık ilişkisidir..

Aşk bu ilişkide tutkuyu sağlar ama tek başına ayakta tutamaz…


Hala canınız sıkıldığında onu değil de annenizi arıyorsanız,
yalan olmuştur o evlilik

Aşk evlilikte gider gelir

Halıya kola döktüğünde aşk biter Ama o, halıyı temizleyebilirse
gene aşık olunur

O aradaki sinir evresini aşabilenler, ellinci yıla kadeh kaldıranlardır

Tahammül edemeyenler ise ikinci evlilikten sonra artık evliliğin yalan olduğuna inanacaklardır

Zafer, direnenlerin olur
Can Dündar

7 Nisan 2009 Salı

1 NİSAN GAFLETİ



15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle, kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir.

En sonunda 31 Mart gecesi Kalenin önüne giderek bir elinde Kur'an bir elinde İncil 'Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım' der. Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler.

Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar 'Yemin etmiştiniz,bize söz vermiştiniz' dediklerinde Haçlı ordusu komutanı 'Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur' diye cevap verir ve bütün Müslümanlar orada Şehit edilir.
İşte o gün bugündür 1 Nisan hristiyanlar arasında 'Hile Günü' olarak kutlanmaktadır.

Maalesef hıristiyanları taklit etmeyi modernleşme sanan gafil müslümanlar arasında da yaygınlaşmış,yüzlerce, binlerce müslümanın katliam günü olan 1 Nisan'lar, bir şakagünü olarak kutlanmaktadır.