27 Aralık 2010 Pazartesi

SON HALİM

Biri beni durdursun! 68 kilo oldum Allah'ım tartıya her çıktığımda şoka girip iniyorum ne olacak benim bu halim. Öyle çok yemekte yemiyorum obur değilim. Sen iki canlısın ye diyenleri bile dinlemiyorum:) canım hiçbirşey aşermiyorda ama ne hikmetse habire şişiyorum offf artık baya ağırlaştım 1 ay önce rahat yürüyebiliyordum ama artık yürüyemiyorum penguen gibi sağ sol yapmaya başladım:)

Ve ikinci büyük derdim doğum! iyice kabusum oldu abartısız her gece ağlıyorum, ben nasıl doğurucam diye böyle olacağımı tahmin etmiyordum ama baya bi abarttım bu doğum olayını. Hayır olayın şekline bi karar verebilsem olay bitecek. Ama yok bi yanım normal doğumdan yana, diğeri ise sezeryan, normal olursam iyileşme süreci kolay ama doğum anı acıya ve ağrıya dayanamzsam yada gerekli performansı gösteremeyip çocuğu tehlikeye sokarsam falan filan.....Ama sezeryan olursam iyileşme süreci zor kendinlemi ilgileneceksin çocuklamı?? ama onunda doğum anı kolay kes, dik, al, hissetme bitti. Zaten sezeryan olmaya karar verirsem  
epidural sezeryan tercih edeceğim hiç değilse bebeişimi o anı hatırlayayım. Aman neyse işte böyle buhranlardayım....


Biraz konuyu değiştireyim evde televizyon olmadığından bol bol radyo dinliyorum. Aranızda bilenler vardır Burc fm'de Pedegog Adem Güneş'in Sunduğu Çocuk deyip geçmeyin adlı programın sıkı takipcisiyim tüm anne olmak isteyenlere, anne adaylarına ve annelere duyurulur çok faydalı bir program çocuklar hakkında bilmediğim bir çok şeyi öğrendim, Onlara nasıl davranılır bir çok doğru bildiğim yanlışları öğrendim inşaAllah bebeğim dünyaya geldiğinde ona uygulayabilirim. Çünkü annelik sabır isteyen bir görev ben biraz sabırsız ve sinirli bir yapıya sahip olduğumdan her zaman bu işin kitabına uyamamaktan korkuyorum.

Neyse Adem Güneş'in çocuk psikolojisi hakkındada birçok kitabı var onlardanda yararlanabilirsiniz. Ayrıca birde grup kurmuşlar ben face kullanmıyorum kullananlar için,  http://tr-tr.facebook.com/pages/Anadolu-Pedagojisi/168192049885806  benim gibi face kullanmayanlar içinse, anadolupedagojisi@yahoo.com  adresine üyelik yazıp elektronik posta atmaları yeterli.

Buraya üye olduğunuzda bir çok anne ve babanın çocuklarıyla olan sorunları ve cevapları geliyor aynı zamanda sizde sorunuzu sorup  Pedegogdan yanıtınızı alabiliyorsunuz. Bu grubun amacı çocuklarımızı İslam fıtratına göre nasıl yetiştirip doğru bir birey haline getirebiliriz. Adında belli Anadolu Pedegojisi. Neyse bu konu baya kapsamlı bir konu başka bir postta çocuk pedegojisi hakkında daha detaylı bir yazı hazırlarım inşaAllah... Allah'a emanet olun..

7 Aralık 2010 Salı

33 + 5

 
Bi kaç zamandır geceleri sanki böbrek ağrısı gibi sağ boşluğumda ağrıyla uyanıyordum. Biraz yürüyüp ılık bir banyo ile geçiştiryordum. Geçen hafta sonu büyük bir sancıyla uyandım 1 saat boyunca dayandım biraz geçip kendime geldiğimde doktoruma gittim böbrek, sırt, karın tarif edemeyeceğim şekilde bu bölgelerde ağrım olduğunu  hatta çok şiddetlendiğinde bacaklarıma kadar indiğini söyledim. Muayene edip bebeğin kalp seslerini duyduğumda çok rahatladım. Muayeneden sonra dr bebek gelmeye karar vermiş ama biz bunu ne kadar geciktirsek okadar kar dediğinde ben şoka girdim ama eşimin gözlerinin içi parıldadı. Birden "doğacakmııııı"??!!  demezmi:)  Allah'ım bir laf vardırya kasap et derdinde koyun can misali aynen o hesap olduk.


Neyse 2 gün hastanede yattım sürekli NST, nabız, tansiyon, doğumu engellemek için 7 serum, eğer erken bir doğum yaşanırsa diye bebeğin akciğerlerini geliştirmek için 2 iğne. Neyse çok şükür bi doğum tehlikesini bu şekilde başarıyla atlattık. Dr bol bol istirahat etmemi sadece wc'ye gitmek için kalkmamı söyledi. Tamda benlik bir olay yine 1 hafta dinlendim. Şimdi yine eski tempoma döndüm iyi yapmıyorum ama tüm günümü yatakta geçirmek kadarda sıkıcı birşey yok sonra iyice kötü oluyorum sarhoşa dönüyorum. Sanırım son aylarım baya ağır geçecek. Bu aya kadar hiçbir sıkıntım yoktu yavaş yavaş ağırlaşmaya başladım. Rabbim hayırlısını versin. Bu arada 66 kilo oldum. Ve de karnım büyüdükçe doğumdan çok korkmaya başladım normal doğumdan yanaydım ama sezeryana kayıyor gibiyim offf. ÇOK KORKUYORUM. Dua edin...

21 Kasım 2010 Pazar

30 + ?

Evet 30 haftalık hamileyim 65 kiloyum habire şişiyorum ne olacak halim bilemiyorum. Ama bi rahatsızlığım yok şükür sadece arada böbrek ağrısı gibi ağrılarım oluyor. Bide geçenlerde biraz temizlik yaptım sanırım yordum kendimi akşam uzanıp yattığımda ayağımı gördüğümde şoka girdim sol bacağım resmen davul olmuş Allah'ım yok böyle bişey nasıl korktum hemen ayaklarıma soğuk su masajı yapıp yüksekçe bir yerde tutmaya çalıştım ama bacağım 3 gün şiş kaldı bayada bi tırstım. Artık fazla yorulmamam gerekiyor anlaşılan.

26 Ekim 2010 Salı

KORKULU RUYAM "ÇATLAKLAR"

Evet hamile kaldığımı öğrendiğim andan itibaren derimin çatlamasından çok korkuyordum. Biraz araştırma yaptıktan sonra LİERAC PHYTOLASTİL JEL'i almaya karar verdim. İlk 4 ay muhtelif çatlamaya müsait olabilecek yerlere sürdüm. Aynı zamanda yakın bir akrabam aktarcılıkla uğraştığından bana bir karışım hazırlamasını rica etim. Sağolsun oda içinde kakao, portakal, badem, kayısı ve yanlış hatırlamıyorsam gliserin kullanarak bana bir karışım hazırladı. Bende bir gün lierac bir gün bu karışımdan kullandım. Artık lierac bitti bende tekrar almadım çok şükür hiç çatlama olayım olmadı ara sıra karnımda kaşıntım oluyor ama hiç elimi bile sürmüyorum bi sürersem daha çekemeyeceğimden eminim. Ayrıca kaşımak en büyük tetikleyici unsur siz kaşıdıkça derinizde yırtılıp çatlaklar oluşabiliyor. En iyisimi sabredin. Yoksa geri dönüşü olmayan izler bırakabilirsiniz vucudunuzda.

24 Ekim 2010 Pazar

ÇİLEK VE KUDRET NAR'LARIM

Çileklerimizin çileksiz halleri,


ve çilekli halleri
2 kök almıştık, yaz sonunda 10-12 arası kök oldular.  



 eşimin kumbağdaki halasından aldığımız kudret narı tohumlarımız vardı, belki tutar düşüncesiyle onlarıda ektik. İlk çıkış halleri,

 


 biraz büyüdükten sonra çiçek vermeye başladılar,


 daha sonra çiçeklerimiz meyveye dönüştü


ve kısa sürede tüm balkonumu sardılar




 meyveler büyüyüp olgunlaşmaya başladılar, İçleri yarılıp çekirdekleri görünmeye başladığında topladık. Çok hızlı büyüyen bir birki suyuda çok seviyor,1 temmuzda tohumları ektik 22 ağustosta ilk meyvemiz kendini göstermişti. 

13 Ekim 2010 Çarşamba

26 + 3

Yedinci aya doğru ilerliyorum çok şükür herşey yolunda hiç bir rahatsızlığım olmadı. Ne mide bulantısı, ne kusma, ne baş dönmesi, nede mide yanması. Sadece ilk 2 ay karın bel ve kasık ağrılarım olmuştu 3. ayımda ise gece sağdan sola dönerken yada esnerken bacağıma kramp girmişti felaket bir acıydı dr suda eritilen magnezyum ilaçlarından verdi vede hergün maden suyu içmemi söyledi çocuk için ve anne için gerekli bir çok minarali içinde barındırıyormuş. Bacağa giren kramplarda masaj yada yürümek bende hiç işe yaramadı. Kramp girdiği an yattığım yerde bacağımı yukarı doğru kaldırıp ayağımı kendime doğru çekip gerdiriyordum ve anında mucize gibi geçiyordu bu şikayeti olan tüm hamilelere tavsiye ederim.

 İlk aylarda kilo almak iyi değil derler ama ben ilk 3 ayda 4 kilo aldım 53 kiloyla hamile kalmıştım. Şimdi ise 61 kiloyum bu hızla gidersem kaçı bulurum bilmiyorum son ay daha hızlı kilo alınıyormuş bakalım ne olucam. Yeme içme konusunda çokda dikkat ediyor sayılmam ama yemem gereken çocuga anne karnındayken yararlı olabilecek gıdaları tüketmeye çalışıyorum.maden suyu içmemi söyledi çocuk için ve anne için gerekli bir çok minarali içinde barındırıyormu. maden suyu içmemi söyledi çocuk için ve anne için gerekli bir çok minarali içinde barındırıyormu.Karı koca gezmeyi ve yürümeyi çok sevdiğimizden baya uzun mesafeler katediyoruz. Şimdilik benden bukadar. Allah'a emanet olun.

DORE'den ALDIKLARIM

Bebişime dayanamayıp aldığım cici çerçeveler. Gerçekten çok güzeller birazda boyut kazandırmışlar daha şık olmuş.


Takı askılığım, buda çok şık bir obje baya bi takımı düzene soktu. Veee kırmızı demliğim. Benim  modası artık geçmiş olsa bile yıllardır kırmızı mutfak takıntım vardır. Bu demliğide sırf ilerde kendi evime taşındığımda kullanmak için aldım. Demliğin içinde süzgecide mevcut alt kısmıda sadece su ısıtıcı olarakta kullanılmalık. Hemde bir özelliği daha var kaynadığı zaman ses çıkaran demliklerden düdüklü yani. Hani şu meşhur korku filmlerinde bir anda ötmeye başlayan demlikler olurya onlardan:)


Hadi pikniğe..... buda piknik çantam çok kullanışlı vede fazla bir yer kaplamıyor


Bunlarda içinden çıkanlar 6 kişilik.

29 Eylül 2010 Çarşamba

TULUMBA-HALKA TATLISI



Malzemeler:
 2 yumurta,
 yarım su bardağı sıvı yağ,
 yarım su bardağı yoğurt,
 1 paket kabartma tozu,
 1 yemek kaşığı nişasta,
 2 su bardağı un,
 arzuya göre tarçın ya da vanilya.



Şerbeti için:
 2 su bardağı şeker,
 2 su bardağı su,
 kaynayınca yarım limon suyu



Hazırlanışı:
yumurta ve sıvı yağı karıştırdıktan sonra tüm malzeleri ekleyip mikserle karıştırıyoruz. Hamurumuz ne katı nede cıvık olacak. Hazırladığımız hamuru krema torbasına doldurup orta hararetteki tavaya istediğimiz şekilde döküyoruz. Kızaran tatlıları şerbetin içine atıyoruz.( Tatlımızın hamurunu hazırlamadan önce şerbeti hazırlayalım şerbet ılık, tatlımız sıcak olacak) Afiyet olsun.

18 Eylül 2010 Cumartesi

TİSH-O HEDİYEM

Canım eşim üşenmeden bana tish-o' dan bu buluzu dizayn etmiş.


Belliydi zaten bişeyler çevirdiği geçen akşam eve geldiğinde aldı eline mezurayı bakalım ne kadar olmuş ölçülerin habire yiyiyorsun diyip kol, beden boyu, karın bölgemi ölçmeye başladı. Meğerse planı varmış adamın ölçülerim  lazımmış bluzu yaptırmak için. Görünce çok mutlu oldum canım beni düşünerek kendi zevkince bişeyler tasarlayıp yapmış iyide etmiş.Üzerindeki küçük bebiş kafası tam karnıma geliyor okadar şirin duruyorki anlatamam.



Bide beni kanatlandırıp melek yapmış. Yeni yıkamıştım ütülemeye fırsatım olmadı. Sizde öylemidirsiniz bilmem ama ben artık yeni alınan herşeyi yıkamadan giymiyorum. Bekarken dikkat etmiyordum ama evlendikten sonra yıkamadan giyemiyorum. Neden evlendikten sonra derseniz eşimin tarafı giyim üzerine tekstille uğraşıyor. Gittiğimde magaza ve atölyeleri gezme imkanım olmuştu kumaşın atölyeye gelmesi, stilistin çizmesi,  dikim aşamasına geçemesi, ipliklerin temizlenmesi, ütüleme, paketleme.... derken ürün 10 tane el değiştiriyor. Yine bu anlattığımda bişey yok ama daha kötü şartlarda merdiven altı atölyelerinde belli markalara fason çalışan bir çok yer var ürünler yerlerde sürünüyor. Gerçekten abartmıyorum adam wc'ye gider aynı ayakkabıylada ürünlerin üstüne basabilir, ya da basmasa bile sonuçta o ayakkabıyla yere basıyor  ve ürün yere düştüğündede aynı şey oluyor. İyisimi sizde yıkamıyorsanız yıkayın derim.


Buda ablacımın hediyesi bundada bebeğin suratı tam karnımın üzerine geliyor ve çok tatlı duruyor. Gerçekten karnımın içinden bakıyormuş hissi veriyor:) Ben genelde bu tarz hamileliğimi çok fazla ön plana çıkaran kıyafetleri erkelerin içinde giymemeye özen gösteriyorum. Sizde öylemisiniz bilmem ama ben rahatsız oluyorum. Dışarı çıkarkende, şimdilik pardesülerimin düğmelerinin yerini değiştirerek içine sığabiliyorum. Ama daha sonraki aylarım zaten kışa geleceği için kışlık kaban pardesü tarzı kıyafetlerimin üst düğmesini düğmeleyip üzerinede pelerin, panço tarzı bişey giymeyi düşünüyorum bu şekilde baya heybetli görünebilirim ama hiç değilse ilk göze çarpan karnım olmaz. Hamilelikte edepten yanayım anne ne kadar edepli hayalı olursa, doğan çocuklarda saygılı edepli olur kanısındayım.

13 Eylül 2010 Pazartesi

HAYATTAYIM:)

Uzuuun süredir giremedim hatta blogdanda ümidi kesmiştim kapanmıştır diye. Evlilik, koşuşturmaca, iş güç evdede internet olmaması, annemdeki bilgisayarında çökmesi ve bizimde tatlı bir bekleyiş telaş içerisine girmemiz blogla olan ilişkimin kesilmesine sebebi oldu. Şöyle bi baktımda 2008'de blogumu açmıştım 2 sefer çökmüştü birincisinde ne olduğunu hiç anlamamıştım tüm verilerim silinmişti diğerinde ise bloğuma yeni bağlantılar ekleyemiyordum bende blogu blogcudan alıp bloggere taşımıştım. Çok şükür o gün bügün bi sorun çıkmadı.

 Zaman çok hızlı akıp gidiyor evleneli 2 yılı geçmiş bile Allah izin verirse 4 ay sonrada bir bebek bekliyoruz. (üstteki resim son halim) Diyorumya zaman çok hızlı geçiyor bunu iyi değerlendirmek iyi yaşamak gerekiyor. Eşimle evlendiğimde okulu devam ediyordu bu sene bebeğin doğumuyla diplomamızıda alacağız inşaAllah. Bende onunla birlikte okudum sayılır vize geceleri, final haftaları, sayfalarca ödev, proje, tez yazımı... azmı uykusuz kaldık, ama olsun herbirinin ayrı güzelliği var. Hayatta herşeyi bitirip tamam şimdi evliliğe hazırım evlenebilirim demekten yana değilim, Kesinlikle evliliğe yaşanması paylaşılması gereken şeyler bırakılmalı diye düşünüyorum bu herkesin hayat akışına göre değişir. Kimi bizim gibi okurken evlenir kariyer yapma çabasıyla uğraşır onun güzelliğini yaşar, kimi ev, araba gibi yatırımları evliliğe birakır onun hırsı, azmi ve çabasıyla biyerlere gelmeye çalışır ve gelmek istediği noktaya ulaştığındaysa arkasına dönüp baktığında gördüğü manzara hayat arkadaşıyla adeta parmaklarıyla kazıyarak el ele geldiklerini görür. Bu manzara bence her evli çiftin görmek isteği şeydir. Hep demiştirim hazır eve girmeyi herkes ister ama bırakın eksikleriniz olsun, olsunda hayatın tadını çıkarın yaşadığınızın farkına varın. Evlenirken bazılarının hep sorduğu şeydir evin varmı araban varmı ne kadar maaş alıyorsun... Hiç sorulmaz namaz kılıyormusun, zekat veriyormusun diye müslümansak önce sormamız gereken bunlardır diye düşünüyorum. Ben eşimle tanıştığımda öğrenciydi işide yoktu, ama maneviyatı vardı nişanlandığımızda yine işsizdi çevremdekiler nişanlın ne iş yapıyor dediklerinde öğrenci dediğimde ee nasıl evleneceksiniz diyorlardı ben Allah büyük derdim ve nişanlandıktan sonra kpss sınavlarında bi şansımı deneyeyim diye başvurdu ve 98 puan ile bulunduğum şehirde yüksek maaşlı bir kuruma yerleşti Ve Allah büyük hiç bir zaman kulunu zorda bırakmıyor siz yeterki Yaradana güvenip kalbinizi ferah tutun 15 ay nişanlı kaldık birikimimizi yapıp hadi evlenelim dedik tarihi belirledik. Herkes üzerine düşen görevide fazlasıyla yapınca herşeyimiz dört dörtlük olmayıda geçti. Neyse çok uzattım. Kitap mı yazıyorum yaa hiç dur diyende yok kaptırmışım gidiyorum 4 ayın acısını çıkarıyorum sanırım neyse işte böyle inşaAllah bundan sonra daha sık girerim. Allah'a emanet olun.

25 Mayıs 2010 Salı

KISA BİR TATİL KAÇAMAĞI YAPIP GELDİK

 Kaçamağımızın sebebi görümcemlerin sünnet düğünüydü. Düğün öncesinde
Klasik bir İstanbul turu yaptık.

                                       
Sünnet çocuklar için çok eğlenceli geçti iİbiş, Palyaço, Nasrettin hoca gibi tiplemeler çocukları çok eğlendirdi.Büyükler içinde iyidi Semazen, Dini sohbet ve ezgi grubu vardı. Mütedeyyin aileler için bu tür organizasyonlar çok iyi oluyor eskiden yoktu bu tarz şeyler düğünlerimiz ilahiyle başlar oda kasetten sonra bi hoca gelir konuşur gider ve düğün biterdi.


Benim hiç büyümeyen kocişim elinde sünnet asası:) sonradan dayanamadı kepinide taktı....yiğenlerini kıskandı sanırım.


Altın kızlar gibi sıralanmışız:) kayınvalidem, ben ve görümcelerim


 Sünnet annemizin türbanı ve kıyafeti çok zarif olmuştu.

 

Ertesi sabahta Antalya'ya uçtuk.


İstikamet yine sahinn bu sefer yeni yerindeydik çokda güzel olmuş ıssız sessiz doğayla başbaşa bir ortam yapmışlar eski yeri Alanya'daydı ve tüm rus otelleriyle içiçeydi sahili bile üssüzlerle paylaşılıyordu bu yüzden sahili görmeden tatili bitiriyorduk. Ama şimdi sahil tamamen otele ait gerçekten çok süper olmuş... 

 


 

Bir kusru var oda merkeze çok uzak olması biz uçakla gittik havaalanı transferleri sezon açılmadığı için hizmet vermiyordu. Bu yüzden biraz zahmet çektik sabah 11:00'de Antalya'ya indik saat 14 de otele giriş yapabildik. Havaalanından çıkıp havaş servisiyle vasıtaların olduğu yere gittik oraya indiğimizde taksi şöförleri benim tesettürlü olmamdan dolayı sanırım alnımızdada yazmadığına göre:) kardeş sahinn'emi düz 60 tl ye götürürüm dediler. Fakat biz ilçe servislerini tercih ettik hem ucuzdu(2 kişi 16 tl) hemde ilçelerde durarak gittiği için daha zevkli olacağını düşündük öylede oldu.


Dönüştede Antalya turu yaptık tarihi mekanları gezdik

10 Mayıs 2010 Pazartesi

SALİHA HANIMLAR ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar gününü “Anneler Günü” olarak kutluyoruz. Peki annelerimize adanan bu özel gün nasıl ortaya çıktı, ne zamandır kutlanıyor hiç merak ettiniz mi? İşte bu özel günün doğuşu…
Tarihteki ilk anneler günü kutlamaları, antik Yunan’da, tanrıların anası Rhea onuruna düzenlenen bahar kutlamalarına dayandırılabilir. 1600’lerin İngiltere’sinde “Anneler Pazarı” kutlanırdı.
“Lent” adı verilen ve Paskalya’nın 40 gün öncesinden başlayan sürecin dördüncü pazarında kutlanılan “Anneler Pazarı” ile, bütün İngiliz anneler onurlandırılırdı.
O zamanlar yoksul İngilizler’in çoğu, varlıklı ailelerin yanında hizmetçilik yapmaktaydı. Çalıştıkları evler çoğunlukla kendi evlerinin çok uzağında kaldığından, hizmetçilerin işverenlerinin yanında yaşamasına izin verilirdi. “Anneler Pazarı”nda hizmetçilere izin verilir, evlerine gidip günü annelerinin yanında geçirmeleri teşvik edilirdi.
“Anneler Pastası” denilen özel bir pasta, bu kutlamayı daha da özel kılardı.
Hıristiyanlığın Avrupa’da yaygınlaşmasıyla kutlama biçim değiştirerek “Kilise Ana” kutlamasına dönüştü. Kendilerine hayat veren ve kötülüklerden koruyan gücün “Kilise Ana” olduğuna inanılırdı. Zamanla kilise festivali ile “Anneler Pazarı” kutlamaları karıştı ve insanlar, kiliseyle birlikte annelerine de şükranlarını sunar oldular.

BARIŞA ADANAN BİR GÜN
ABD’de Anneler Günü ilk defa 1872’de Julia Ward Howe tarafından, barışa adanan bir gün olarak önerildi. Bayan Howe her yıl Boston’da Anneler Günü kutlamaları organize etti.
1907 yılında Philadelphia’da Ana Jarvis adında bir kadın, ulusal bir Anneler Günü için kampanya başlattı. Bayan Jarvis, West Virginia eyaletinde annesinin bağlı olduğu kiliseyi, annesinin vefatının ikinci yıldönümü olan mayısın ikinci pazarında, Anneler Günü’nü kutlamaya ikna etti. Ertesi yıl Anneler Günü, bütün Philadelphia’da kutlanmaya başladı.

1914′TE RESMİ AÇIKLAMA GELDİ
Bayan Jarvis ve onu destekleyenler bakanlara, iş adamlarına ve politikacılara, ulusal bir Anneler Günü ilan edilmesi için dilekçeler yazmaya başladılar. 1911’de arzuları gerçekleşti ve Anneler Günü tüm eyaletlerde kutlanır oldu. Başkan Woodrow Wilson, 1914’te resmi bir açıklama ile Anneler Günü’nü ulusal tatil ilan etti. Böylece Anneler Günü’nün, her yıl mayısın ikinci pazarında kutlanmasına karar verilmiş oldu.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde Anneler Günü’nün farklı tarihlerde kutlanmasına karşın, Danimarka, Finlandiya, İtalya, Türkiye, Avustralya ve Belçika’da Anneler Günü mayıs ayının ikinci pazarında kutlanmaktadır. 
 E buda gavur icadı desek yeridir:(

Aşağıdaki klipte hanım sahabeleri ve anneleri anlatıyor insanın tüyleri kabarıyor ve sonrada durup düşünüyor ben ne için yaşıyorum...



18 Şubat 2010 Perşembe

AYRILSAK ÖLÜRÜZ BİZ-YUKARI BAK

Eşime ne zaman akşam gelirken bitane film kapta gel desem o hep istisnasız iki film kapar:) biri benim için diğeride yine zorla benim için çünki 2. film hep çizgifilm ya da animasyon olur. Çocuk ruhlu kocişim benim hiç büyümeyecek:((( Yine benim film istediğim günlerden bir gün. Ve animasyonlara karşı tüm önyargımı alan film YUKARI BAK!

Bu animasyonu güzel bir müziklede kliplendirmişler iyide etmişler pek hoş olmuş.


Evlenirken tüm herşeye hayat arkadaşınızla karar vermek kadar güzel birşey yok. Biz öyle yaptık biribirimizi seçerkende kendimiz karar aldık, eşyalarımızı alırkende, gelinlik ve damatlığımızı seçerkende hep ikimizdik. Bence iki kişi evlenirken biraz zorluklara göğüs germeli diye düşünüyorum hazır eve kapı açmayı herkes ister ama bence o evin çokta kıymeti olmaz insan istediklerine ulaşmak için biraz çaba güç sarfetmeliki malının kıymeti olsun israfa kapı açmasın.....

Hiç bir zaman hayallerinizi ertelemeyin sonra herşey için çok geç olabiliyor... Rabbim sizleri her daim sevdiklerinizle mutlu hayırlı kılsın...


3 Ocak 2010 Pazar

MEKKENİN FETHİ

YILBAŞI NEDİR
Hz.İsa'nın doğumundan yaklaşık 350 yıl sonra ROMA'da ortaya
çıktı.Bu dönemde Roma İmparatorluğunun her yerinde güneşe tapılıyordu.Roma
İmparatorluğu güneşperestlik ile Hristiyanlığı birleştirerek güneş tanrısının
doğum günü olan 25 Aralığı Hz.İsa'nın doğum günü olarak kabul
etti.
Kutlamalarda
mutluluklarını dans, içki,ışıklandırma,ağaçları süsleme,hindi kesme,eğlence gibi
etkinliklerle kutlarlardı.İşte 25 Aralık ,1 Ocak arası bu sebeple eğlence
günleri olarak kutlanırken hindi yemeği yemekde bir adet haline
getirilmiştir.
Tek
Allah'a inanan Müslümanlar!!!
Temeli putperestliğe ve bozulmuş
Hristiyanlığa dayanan yılbaşı yerine getirirken yukarıdaki
bilgileri ve Peygamberimizin aşağıdaki sözlerini karşılaştırarak yerinizi tespit
ediniz.
"Ey
İman Edenler,Benim de düşmanım,sizinde düşmanınız,onları dost edinmeyin.Onlar
size gelen gerçeği inkar etmişken,onlara sevgi gösteriyorsunuz." (Müntehine
Suresi Ayet:1)




MEKKENİN FETHİ

1 Ocak tarihinin müslümanlar için özel bir önemi vardır. Bazıları şuursuzca yılbaşı kutlarken, müslümanlar da Mekke'nin fethini kutlamalılar.

Mekke şehri Peygamber(a.s) tarafından 1 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir. Bu fetih öyle anlamlıdır ki, müslümanlar zorla çıkarıldıkları Mekke’yi hiç silah kullanmadan, bir damla kan akıtmadan teslim almışlardır.

Fethin bu kadar kolay olmasının sebebi Allah Rasûlünün ve müslümanların insanların gönlünü fethetmesiydi.

Müslümanlar 8 yıl ayrı kaldıkları vatanlarına Allah'ın lütfu ve vadinin gerçekleşmesi ile fethetmeşlerdir. “Elbette Kur'an-ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine (Mekke’ye) döndürecektir.” Vadi gerçekleşmiştir.

Mekke'nin fethi mesajlarla doludur. En önemli mesajlardan biri zulmün baki olmayacağıdır. Hiçbir zulüm ebedi değildir. Müslümanlar zulme uğrasa da, sıkıntıya düşse de mazlumların yardımcısı Hz. Allah’tır. Mekke’den, yurtlarından sürülen müslümanlar böyle inanıyordu. Yapılanları Allah'a havale ediyorlardı. Mazlumla Allah arasında perde olmadığına inanıyorlardı.

İslâm peygamberine ve ona inananlara yapılan zulüm geri tepmiş, hicretle müslümanlar güçlenmiştir. Mekke’den kovulanlar 10 bin asker olarak Mekke’ye geri dönmüştür. İşte bu mazlum insanlar, Mekke'nin fatihleri olmuş ve tarihe geçmişlerdir.

İşte yılbaşında şuursuzca kutlamalara katılanlara karşı, Mekke'nin fethinin kutlanması, alternatif olay olarak sunulmakta, taşkınlıklar ve çılgınlıklar bir nebze önlenebilmektedir.

Mekke'nin fethi gerçekten kutlanmaya değer islâm tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır.




Biz ailece 31 aralık gecesisini her sene olduğu gibi bu özel insanlarla, ilahi, Kuran-ı Kerim tilavetleri, slayt gösterileri ve konuşmacıların o engin bilgilerinden faydalanarak geçirdik Elhamdülillah...